ağabey |
|
|
ağaç |
<< ETü yıġaç ağaç |
|
ağar|mak |
<< OTü ağar- beyazlaşmak, (mec.) ihtiyarlamak < ETü ak beyaz +Ar- |
|
ağda |
<< TTü ˁaḳīde (şekeri) عقيدة koyulaştırılmış pekmez |
|
ağı |
<< ETü aġu zehir |
|
ağıl |
ETü: [ Irk Bitig, <900] << ETü aġıl hayvan barınağı, çitle çevrili alan Not: Yunanca kaynaklı olan avlu/avli ile esasen eş anlamlıdır. Neolitik döneme ait bir Wanderwort olma ihtimali üzerinde durulabilir. • Anadolu ağızlarında görülen ay ağılı "hale, aura" ayrı kelime olup Tü ak sözcüğünden türer. 10.12.2015 |
|
ağır |
<< ETü aġır 1. hafif zıddı, 2. pahalı, değerli |
|
ağırla|mak |
<< ETü aġırla- onurlandırmak, izzet ve ikram etmek < ETü aġır +lA- |
|
ağırşak |
<< ETü aġırşuk yün eğirmede kullanılan sarkaç << ETü *aġırsuk < ETü aġır +sUk |
|
ağıt |
~? Erm ağéd աղէտ büyük acı, keder, yas (5. yy) (Kaynak: Acar sf. I.127) |
|
ağız1 |
<< ETü aġız beslenme ve seslenme organı <? onom ā/ağ ağız sesi |
|