ağyar |
~ Ar aġyār أغيار [#ġyr afˁāl çoğ.] başkaları, yabancılar < Ar ġayr غير [t.] başka, başkası |
|
ah u zar |
~ Fa āh u zār آه و زار ah vah, ağlama |
|
ah1 |
: ünl acı, üzüntü, özlem, hayret, sevinç ünlemi |
|
ah2 |
~ Fa āh آه feryat, lanet |
|
ahali |
~ Ar ahāli أهالٍ [#Ahl faˁāli çoğ.] yerliler, yerli halk < Ar ahl أهل [t.] bir yerin yerlisi |
|
ahar |
[Sabit-TS y. 1700] ≈ Fa āhār/āhar آهار/آهر aklık, yumurta akı ve nişastadan yapılan cila Not: Vefik Paşa ve Şemseddin Sami'ye göre Türkçe ak sözcüğünden türeyip Türkçeden Farsçaya alınmıştır. Ancak Türkçe kaynaklarda böyle bir sözcüğe rastlanmadığı gibi, Farsçaya geçişte varsayılan ses değişimi de kural dışıdır. Benzer sözcükler: aharlamak 25.08.2017 |
|
ahbap |
~ Ar aḥbāb أحباب [#ḥbb afˁāl çoğ.] sevgililer, dostlar < Ar ḥabīb حبيب [t.] sevgili, dost |
|
ahçik |
~ Erm aġçig աղջիկ [küç.] kız < Erm aġiç աղիջ a.a. |
|
ahenk |
~ Fa āhang آهنگ uyum, özellikle ses uyumu, armoni < Fa hang هنگ vezin, ölçü, edep |
|
aheste |
~ Fa āhaste آهسته [pp.] yavaş, sessiz < Fa hastīdan هستيدن 1. olmak, varolmak, 2. uymak, uyumlu olmak, yaramak, değer olmak +a |
|
ahfat |
~ Ar aḥfād أحْفَاد [#ḥfd afˁāl çoğ.] torunlar < Ar ḥafīd حَفِيد [t.] torun |
|