bergamot |
~ Fr bergamote 1. Anadolu kökenli bir tür kokulu armut, 2. İtalya'nın Calabria bölgesine özgü çok kokulu bir turunçgil, citrus bergamia ~ İt bergamotta a.a. ~ TTü beğ armudu |
|
bergüzar |
~ Fa barguḏār بر گذار yolluk, yolcuya verilen hediye < Fa bar+ guḏār yol, gidiş |
|
berhane |
~ Fa bār-χāne بارخانه yüklük, depo, eşya ile dolu ev § Fa bār بار yük + Fa χāne خانه ev |
|
berhava |
~ Fa bar-havā برهوا havaya, havada |
|
berhudar |
~ Fa barχordār برخوردار nasipli < Fa barχordan برخوردن faydalanmak, nimete kavuşmak § Fa bar meyve, ürün + Fa bar+ χordan, χor- خوردن, خور yemek |
|
beri1 |
ETü: [ Orhun Yazıtları, 735] << ETü bérü/bérgerü 1. bu yanda, bu yana, 2. güney < ETü bér- vermek +(g)ArU → ver- Not: Al- fiili ile ileri, ver- fiili ile beri arasındaki semantik ilişki ilgi çekicidir. Özne açısından değil, hitap edilen kişi (ikinci şahıs) açısından düşünüldüğünde bağlantı daha kolay anlaşılır. Benzer sözcükler: beriki Bu maddeye gönderenler: gelberi 21.09.2017 |
|
beri2 |
~ Ar barī برىّ [#brA faˁīl sf.] kurtulmuş, aklanmış, muaf < Ar baraˀa برأ kurtuldu, aklandı |
|
beriberi |
~ Fr béribéri / İng beriberi tropik bölgelerde rastlanan bir hastalık < Sinhali beri yorgun, halsiz |
|
berilyum |
~ YLat beryllium parlak kristalleri olan bir element ☼ (İlk kullanım: 1828 Fr. Wöhler, Alm. kimyacı.) < Lat beryllus akuamarin veya zümrüt, genel olarak kristal +ium ~ EYun bḗryllos βήρυλλος a.a. (~ EFa *vilūrya a.a. ) ~? Sans vaiḍūrya वैडूर्य bir tür mücevher, kristal, kedigözü |
|
berim |
< YTü *ber- +Im |
|
berjer |
~ Fr bergère [fem.] 1. kadın çoban, 2. bir tür koltuk < Fr berger çoban, çoban köpeği |
|