cazibe |
~ Ar cāḏiba(t) جاذِبة [#cḏb fāˁila(t) fa. fem.] çeken (şey, kuvvet) < Ar cāḏib جاذب çeken |
|
cazip |
~ Ar cāḏib جاذب [#cḏb fāˁil fa.] cezbeden, çeken, çekici < Ar caḏaba جَذَبَ kendine çekti |
|
CD |
~ İng CD [abb.] < İng compact disc sıkıştırılmış disk |
|
cebeci |
< Moğ cebe donanım, silah, zırh +çI |
|
cebel |
~ Ar cabal جبل [#cbl faˁal ] dağ |
|
cebelleş|mek | ||
cebellezi |
<? TTü cep |
|
ceberrut |
~ Ar cabarūt جبروت [#cbr] azamet, celal, olağanüstü büyük güç ~ Aram gebarūthā גברות [#gbr] güç, iktidar, yiğitlik, azamet < Aram gəbar גבר üstün olmak, galebe çalmak, güç göstermek |
|
cebin |
~ Ar cabān/cabīn جبين/جبان [#cbn faˁīl sf.] 1. alın, 2. korkak ≈ Ar cabuna جَبْنَ korkuya kapıldı, korkak idi |
|
cebir |
~ Ar cabr جبر [#cbr faˁl msd.] 1. kırık kemiği kaynaştırma, 2. sentez, matematikte cebir, 3. güç, zor, kuvvet, üstünlük < Ar cabara جبر 1. birleştirdi, kaynaştırdı, 2. güç kullandı ≈ Aram gəbar גבר güçlü ve üstün olmak |
|
cedel |
~ Ar cadal جدل [#cdl faˁal ] kavga, niza, (ilimde) münazara, (mantıkta) diyalektik ≈ Ar cadala جدل burdu, doladı, katıştırdı ≈ Aram gədal גְדַל [#gdl] burmak, ip örmek, sarmaştırmak, dolamak |
|