cihannüma |
§ Fa cihān جهان dünya + Fa numā نما gösteren (< Fa numūdan, numā- نمودن, نما göstermek +ā(n) ) |
|
cihat |
~ Ar cihād جِهاد [#chd fiˁāl msd.] 1. çaba, gayret, mücadele, 2. din uğruna savaşma < Ar cahada جَهَدَ çabaladı, gayret etti |
|
cihaz |
~ Ar cahāz جَهَاز [#chz fiˁāl msd.] donanım, teçhizat, aparat < Ar cahaza جَهَزَ donattı |
|
cihet |
~ Ar ciha(t) جِهَة [#wch fiˁla(t) mr.] 1. yüzünü bir yöne dönme, 2. yön, bakım, veche < Ar wacaha وَجَهَ yöneldi, yüzünü çevirdi |
|
cik |
: onom kuş sesi |
|
ciklet |
"kokulu ve şekerli sakız" [ Cumhuriyet - gazete, 1932] ~ marka Chiclets bir yapay sakız markası ☼ (İlk kullanım: 1906 Cadbury Adams Co., ABD.) ~ İsp chicle Meksika'da yetişen sapodilla bitkisinin sakızı ~ Nahuatl tzictli a.a. Not: Nihai kaynağı Meksika yerlileri dilinden. 13.01.2015 |
|
ciks |
~? İng chicks 1. civcivler, 2. genç kızlar < İng chicken tavuk, her türlü kuşun dişisi << Ger |
|
cila |
~ Ar cilāˀ جلاء [#clw fiˁāl msd.] parlaklık, ışıma < Ar calā جلا parlattı |
|
cilbap |
~ Ar cilbāb جِلْباب [#clb fiˁlāl q.] gömlek, özellikle üste giyilen bol gömlek <? Ar calaba جَلَبَ (mal veya ticari eşya) getirdi, ithal etti |
|
cilbent |
~ Fa cild-band جلدبند deri veya meşin bağ |
|
cillop |
<<? TTü cülāb/cüllab çeşitli meyve ve çiçeklerden yapılan şekerli şerbet ~ Ar culāb gülsuyu, şerbet ~ Fa gulāb gülsuyu |
|