ders |
~ Ar dars دَرْس [#drs faˁl msd.] bir metni (özellikle Kur'anı) cümle cümle yorumlayarak öğretme, ders verme, vaaz verme ~ Aram dəraş, drāş דְרָשׁ [#drş] yorumlamak, dini metinleri cümle cümle yorumlayarak öğretme yöntemi |
|
dersaadet |
§ Fa dar در kapı + Ar saˁāda(t) سعادة mutluluk |
|
dert |
~ Fa/OFa dard درد elem, keder, hastalık |
|
deruhte |
~ Fa dar ˁuhda giriftan در عهده گرفتن uhdesine almak, sorumluluğu üstlenmek < Ar ˁuhda(t) عهدة sorumluluk |
|
derun |
~ Fa darūn درون bir şeyin içi, içyüzü, gönül, kalp < Fa andarūn أندرون |
|
derviş |
[ Codex Cumanicus, 1303] ~ Fa darvīş/darvēş درويش 1. fakir, yoksul, 2. tarikat uğruna dünya mülkünden vazgeçen kimse, zahit << OFa drigūş/dargūş fakir ≈ Ave drigu- a.a. Benzer sözcükler: dervişane 09.09.2015 |
|
derya |
~ Fa daryā دريا deniz << OFa drayāb a.a. ≈ Ave zraya- a.a. |
|
derz |
~ Fa/OFa darz درز dikiş, eklem ≈ Ave darəz- dikmek, pekitmek, sağlam kılmak << HAvr *dʰer-ǵʰ- dikiş dikmek, ağaç dikmek, pekiştirmek, tutturmak << HAvr *dʰer-² dikiş dikmek, ağaç dikmek, pekiştirmek, tutturmak |
|
desalinasyon |
~ İng desalination tuzdan arındırma < İng de+ saline tuzlu, tuza ilişkin +(t)ion ~ Lat salinus a.a. ~ Lat sal tuz +in° |
|
desen |
~ Fr dessin [dev.] çizim, tasarım < Fr dessiner taslağını çizmek, işaretlemek, betimlemek << Lat designare a.a. < Lat de+ signare işaretlemek, damgalamak, belirtmek |
|
deser |
~ Fr dessert yemek sonunda yenen tatlı veya meyve < Fr desservir sofra servisini kaldırma < Fr de+ servir hizmet etmek, sofra kurmak < Fr service hizmet, sofra servisi |
|