dişi |
<< ETü tışı/tişi dişi |
|
dişil |
< TTü dişi +Il |
|
dişlek |
< TTü diş +lAk |
|
dit|mek |
<< ETü tıt-/tit- 1. diş veya pençeyle parçalamak, 2. yün veya pamuk atmak |
|
diva |
~ İt diva 1. tanrıça, 2. operada kadın star << Lat diva [fem.] tanrıça < Lat deus tanrı << HAvr *dei̯wó-s tanrı < HAvr *di̯ew- güneş, gün |
|
divan |
"defter" [ Nasırüddin Rabguzi, Kısasü'l-Enbiya, 1310] ~ Ar/Fa dīwān ديوان 1. hükümdarın danışma meclisi, 2. defter, özellikle resmi karar ve hesap defteri, şiir koleksiyonu ~ OFa dīvān yazı kurulu, sekretarya << EFa *dipi-vahana- yazı-evi ≈ Akad duppu yazı tableti ~ Sumer dup- yazı Not: İrani sözcük nihai olarak Ar maktab "yazı evi" ve maktūb "yazılı şey" karşılığıdır. • İt dogana, Fr douane, İsp aduana "gümrük" biçimleri Arapçadan alıntıdır. • 20. yy'da beliren "sedir" anlamı "misafir ağırlanan yer, meclis yeri" mukabilidir. Karş. sedir. Benzer sözcükler: ayak divanı, divan şiiri, divan-ı hümayun, divançe, divanhane, divani, divanı harp, yüce divan 19.08.2017 |
|
divane |
~ Fa dīvāna/dēvāne ديوانه deli, cin çarpmış < Fa dīv/dēv dev +āne |
|
divit |
~ Ar dawāt دوات mürekkep şişesi (≈ Aram diwotā דותא mürekkep ≈ İbr dīwo דיו a.a. ) ~ Mıs |
|
diyabet |
~ Fr diabète şeker hastalığı ~ Lat diabetes mellitus «ballı idrar» a.a. ~ EYun diabētēs διαβήτης idrar < EYun diabaínō διαβαίνω geçirmek, akıtmak +t° < EYun dia+ baínō βαίνω, βατ- gitmek |
|
diyafon |
~ marka Diyafon [abb.] < TTü diyalog telefonu |
|
diyafram |
~ Fr diaphragme iki şeyi ayıran zar ~ EYun diáphragma διάφραγμα ara duvarı, kıkırdak < EYun dia+ phrássō, phrag- φράσσω, φραγ- kapatmak, önlemek, duvar veya çitle bloke etmek +ma(t) << HAvr *bʰr̥kʷ-i̯e- < HAvr *bʰrekʷ- tıkmak, sıkmak, daraltmak |
|