elviye |
~ Ar alwiya(t) ألوية [#lwy afˁila(t) çoğ.] sancaklar < Ar liwāˀ لواء sancak |
|
elyaf |
~ Ar alyāf ألياف [#lyf afˁāl çoğ.] lifler < Ar līf ليف [t.] |
|
elzem |
~ Ar alzam ألزم [#lzm afˁal kıy.] daha gerekli, en gerekli < Ar lāzim لازم |
|
em |
<< ETü em ilaç |
|
em|mek |
<< ETü em- emmek |
|
emanet |
[ Edib Ahmed, Atebet-ül Hakayık, <1250?] ~ Ar amāna(t) أمانة [#Amn faˁāla(t) msd.] 1. güvenme, inanma, 2. güvene dayalı olarak verilen şey veya görev < Ar amana أمن güvendi, inandı ≈ İbr amānah אמָנָה güvenme, inanma → yemin Not: Ar ve İbr amn "güvenme, inanma" fiili nihai olarak ymn "1. sağ el, 2. el kaldırarak yemin etme" kökünden türemiş olmalıdır. Benzer sözcükler: emanetçi, emaneten, şehremaneti Bu maddeye gönderenler: aman (elaman), amenna, amentü, âmin1, emin (yediemin), emniyet, iman (mümin), temin 12.09.2017 |
|
emansipe |
~ Fr émanciper azat etmek veya edilmek, özgürleşmek ~ Lat emancipare [den.] (mülk) elden çıkarmak, (köle) azat etmek < Lat e(x)+ manceps, mancip- mal sahibi (§ Lat manus el + Lat capsa alan, alıcı ) |
|
emare |
~ Ar amāra(t) أمارة [#Amr faˁāla(t) mr.] söz, belirli anlamı olan şey, belirti < Ar amara أمر söyledi, buyurdu |
|
emaye |
~ Fr émaillé [pp.] sırlı, sırlanmış < Fr émailler [den.] sırlamak +é < Fr émail sır << EFr esmail < Ger *smeltan metal eritmek << HAvr *(s)mel- eritmek, metal eritmek |
|
embesil |
~ Fr imbécile zekâ özürlü ~ Lat imbecillus sakat, topal |
|
emboli |
~ Fr embolie damar tıkanması < EYun embolḗ εμβολή [dev.] araya girme, kesinti +ia < EYun en+ bállō βάλλω, βολ- atmak |
|