emek |
<< ETü emgek zorluk, zahmet, eziyet < ETü emge- zorluk çekmek, göğüslemek +Uk < ETü emig göğüs +(g)A- < ETü em- +I(g) |
|
emekle|mek |
<< ETü emgekle- zahmet çekmek, çabalamak < ETü emgek +lA- |
|
emekli |
< TTü emek +lI(g) |
|
emektar |
§ TTü emek + Fa dār tutan |
|
emel |
~ Ar amal أمل [#Aml faˁal msd.] umut, beklenti < Ar amala أمل umdu, hedefe yöneldi |
|
emeritus |
[ Milliyet - gazete, 1968] ~ Lat emeritus «fahri», görev süresini tamamlamış fakat ders verme hakkını saklı tutan öğretim üyesi ~ Lat e(x)+ meritus [pp.] haslet, hakediş < Lat merēre hak etmek +()t° < HAvr *(s)mer- pay almak Not: Emeritus Profesörlük unvanı Türkçede ilk kez 1968 Üniversite Kanunu Tasarısı vesilesiyle tartışılmış fakat uygulamaya sokulmamıştır. Bu maddeye gönderenler: meritokrasi 30.09.2017 |
|
emetik |
~ Fr émétique / İng emetic kusturucu ~ EYun emetikós εμετικός a.a. < EYun eméō εμέω kusmak +ik° << HAvr *wemh₁- (*wem-) kusmak |
|
emin |
~ Ar amīn أمين [#Amn faˁīl sf.] güvenli, güvenilir < Ar amana أمن güvendi, inandı |
|
emir eri |
<< TTü emirber emir-taşıyan, orduda subaya hizmet eden ulak § Ar amr أمر emir, buyruk + Fa bar getiren, taşıyan |
|
emir1 |
~ Ar amr أمر [#Amr faˁl msd.] 1. buyruk, emir, 2. söz konusu olan şey, konu, iş, maslahat < Ar amara أمر buyurdu, emretti ≈ İbr/Aram āmar אמר söylemek, buyurmak |
|
emir2 |
~ Ar amīr أمير [#Amr faˁīl sf.] buyuran, komutan, bey, prens < Ar amara أمر buyurdu |
|