fanila |
~ Fr flanelle bir tür yünlü kumaş ~ İng flannel a.a. < Gal gwlân yün << HAvr *h₂wĺ̥h₁-neh₂ (*awlḗ-nā) kürk, hayvan postu (Kaynak: Pokorny sf. 1139.)<< HAvr *h₂welh₁- (*awel-) kürk, hayvan postu (Kaynak: Pokorny sf. 1139.) |
|
fantastik |
~ Fr fantastique görüntüsel, hayali, düşsel ~ EYun phantastikós φανταστικός a.a. < EYun phantazō hayal görmek +istik° |
|
fantazma |
~ Fr fantasme hayal ~ EYun phántasma φάντασμα görüntü, hayal < EYun phantázomai görünmek +ma(t) |
|
fantezi |
~ Fr fantaisie görüntü, hayal, hayal mahsulü, düş gücü ~ EYun phantasía φαντασία görüntü, hayalât < EYun phaínō φαίνω 1. aydınlanmak, görünmek, 2. aydınlatmak, görünür kılmak << HAvr *bʰn̥h₂-i̯e- (*bʰān-i̯e-) < HAvr *bʰeh₂-² (*bʰā-) parlamak, ışımak, aydınlanmak |
|
fanti |
~ İt fante 1. piyade, 2. iskambilde vale < İsp infante çocuk, oğlan, piyade eri |
|
fantom | ||
fanus |
~ Ar fānūs فانوس [#fns] lamba, fener ~ EYun phanós φανός [dev.] a.a. < EYun phaínō φαίνω, φα- aydınlanmak, aydınlatmak |
|
fanzin |
~ İng fanzine bir şarkıcı veya müzik grubu hayranlarının çıkardığı amatör dergi < İng fan magazine |
|
far1 |
~ Fr phare 1. deniz feneri, 2. otomobil ışığı ~ EYun pháros φάρος deniz feneri < öz Pháros İskenderiye açığında deniz feneriyle ünlü ada |
|
far2 |
~ Fr fard [dev.] gözkapağı boyası < Fr farder makiyaj yapmak, yüzünü boyamak << Ger *farwidon boyamak |
|
faraş |
~ Ar farāş فراش [#frş fiˁāl mesl.] 1. kelebek, 2. kürek kemiği, kafatasının yan kemiği < Ar faraşa فرش yaydı, açtı, döşedi |
|