farbala |
~ Fr falbala süsleme amacıyla kullanılan geniş kurdele ≈ Prov farbella a.a. < ? |
|
fare |
~ Ar faˀra(t) فأرة [#fAr faˁla(t) ] dişi fare veya tek bir adet fare / Ar faˀr فأر fare (kollektif isim) |
|
farenjit |
~ Fr pharyngite boğaz enfeksiyonu < EYun phárynks, pharyng- φάρυνξ, φαρυγγ- boğaz +itis <? HAvr *bʰer-² delmek (Kaynak: Watkins sf. 10.) |
|
farfara |
≈ İt farfalla geveze ve akılsız kimse |
|
fariğ |
~ Ar fāriġ فارغ [#frġ fāˁil fa.] boşlamış, (dertten ve zahmetten) kurtulmuş, azade < Ar faraġa فَرَغَ boşalttı, feragat etti, özgür kaldı |
|
farika |
[ Meninski, Thesaurus, 1680] ~ Ar fāriḳa(t) فارقة [fem.] ayırt eden (dişil) < Ar fāriḳ فارق [#frḳ fāˁil fa.] ayırt eden → fark Not: Alamet sözcüğü dişil olduğu için dişil sıfat alır. Benzer sözcükler: alameti farika 06.09.2017 |
|
fariza |
~ Ar farīḍa(t) فريضة [#frḍ faˁīlā(t) sf. fem.] farz olan şey, dini ödev < Ar faraḍa فَرَضَ belirledi, kural koydu |
|
fark |
~ Ar farḳ فرق [#frḳ faˁl msd.] 1. ayrılma, ayrışma, ayırt etme, 2. ayrım < Ar faraḳa فَرَقَ ayırdı |
|
farmakoloji |
~ Fr pharmacologie ilaç bilimi < EYun phármakon φάρμακον ilaç |
|
farmason |
~ Fr franc maçon mason § Fr franc serbest, özgür + Fr maçon duvarcı |
|
fars |
~ Fr farce 1. oyunların sahne aralarına eklenen halk tipi diyalog, 2. kaba güldürü < Fr farcir doldurmak, dolma yapmak << Lat farcire, farct- tıkmak, doldurmak << HAvr *bʰr̥kʷ-i̯e- < HAvr *bʰrekʷ- tıkmak, sıkmak, boğmak, kalabalık etmek |
|