faz |
~ Fr phase evre, özellikle ayın evreleri ~ YLat phasis ayın evresi ~ EYun phásis φάσις ışıma < EYun phaínō, pha- φαίνω, φα- ışımak, aydınlanmak +sis |
|
fazıl |
~ Ar fāḍil فاضل [#fḍl fāˁil fa.] faziletli, seçkin, üstün < Ar faḍala فَضَلَ arttı, aştı, üstün idi |
|
fazilet |
~ Ar faḍīla(t) فضيلة [#fḍl faˁīlā(t) sf. fem.] üstünlük, seçkinlik, erdem < Ar faḍala فَضَلَ arttı, aştı, üstün idi |
|
fazla |
~ Ar faḍla(t) فضلة [#fḍl faˁla(t) mr.] ölçünün üzerinde olan şey, artık, ekstra < Ar faḍala فَضَلَ arttı, aştı, çok oldu, çok geldi, üstün idi |
|
fe+ | ||
fecaat |
~ Ar facīˁa(t) فجيعة [#fcˁ faˁīlā(t) sf. fem.] acı veren olay, musibet, trajedi |
|
fecayi |
~ Ar facāˀiˁ فجائع [#fcˁ fawāˁil çoğ.] facialar < Ar facīˁa(t) [t.] |
|
feci |
< Ar facīˁ فجيع [#fcˁ faˁīl sf.] elemli, ıstırap veren < Ar facaˁa فَجَعَ acı verdi, canını yaktı |
|
fecir |
~ Ar facr فجر [#fcr faˁl msd.] gün doğumundan önceki aydınlık < Ar facara فجر deldi, yardı |
|
feçes |
~ İng faeces tıpta dışkı ~ Lat faeces [çoğ.] < Lat faex tortu, özellikle şarap tortusu, posa |
|
feda |
~ Ar fadāˀ فَِدَاء [#fdy fiˁāl msd.] 1. kurtulmalık, fidye, bedel, 2. (bir şey uğruna) bedel ödeme, feda etme < Ar fadā فَدَا feda etti, bedel ödedi |
|