hababam |
<< TTü ha babam de babam zorlayarak ve ricayla iş yaptırmayı ifade eden deyim |
|
habaset |
~ Ar χabāṯa(t) خباثة [#χbs̠ faˁāla(t) msd.] kötü olma, habis olma < Ar χabuṯa خَبُثَ kötü idi |
|
habbe |
~ Ar ḥabba(t) حبّة [#ḥbb faˁla(t) mr.] kabarcık, tane, tohum < Ar ḥabb حبّ a.a. |
|
haber |
~ Ar χabar خَبَر [#χbr faˁal msd.] bilme, bilgi, birinci elden bilinen şey ≈ Ar χabara خَبَرَ denedi, sınadı, bizzat deneyerek öğrendi |
|
haberdar |
~ Fa χabar-dār خبردار haberli |
|
habip | ||
habire |
: ünl ha bre teşvik ünlemi (Rumeli ağzı) |
|
habis |
~ Ar χabīṯ خبيث [#χbs̠ faˁīl sf.] kötü niyetli, kötü huylu < Ar χabuṯa خَبُثَ kötü idi |
|
habitat |
~ İng habitat yaşanılan yer, çevre, ortam ~ Lat habitatus alışıldık, mutat, evcil < Lat habitare [den.] ikamet etmek, alışmak +()t° < Lat habēre, habit- sahip olmak, elde etmek, almak << HAvr *gʰh̥₁bʰ-éh₁-i̯e- (*gʰabʰ-ḗ-i̯e-) < HAvr *gʰeh₁bʰ- (*gʰēbʰ-) almak, vermek |
|
hac |
~ Ar ḥacc حجّ [#ḥcc faˁl msd.] dinî amaçlı ziyaret, özellikle Mekke'yi ziyaret ≈ Aram ḥaggā חַגָא [#ḥgg] yılın belli günü yapılan kutlama, bayram, festival (Kaynak: Jastrow sf. 423-424.)≈ İbr ḥag חַג [#ḥgg] a.a. < İbr/Aram ḥagāg dönmek, geri gelmek |
|
hacamat |
~ Ar ḥicāma(t) حجامة [#ḥcm fiˁāla(t) msd.] kadeh çekme, tıbbi amaçla vantuz uygulama < Ar ḥacama حجم meme emdi, cildini emerek tümsek hale getirdi |
|