hakan |
<< ETü χaḳan/χaġan/χān Türk hükümdarlarının unvanı |
|
hakaret |
~ Ar ḥaḳāra(t) حقارة [#ḥḳr faˁāla(t) msd.] hakir görme, aşağılama < Ar ḥaḳara حَقَرَ aşağıladı |
|
hakaretamiz |
§ Ar ḥaḳāra(t) حقارة + Fa āmēz آميز karışan, karıştıran (< Fa/OFa āmēχtan, āmēz- آميختن, آميز karışmak, karıştırmak ) § Fa/OFa ā- آ yönelme, katılma, eklenme bildiren önek + HAvr *mei̯ḱ-, *mei̯ǵ- karışmak, karıştırmak |
|
hakem |
~ Ar ḥakam حكم [#ḥkm faˁal ] yargıç < Ar ḥakama حَكَمَ hükmetti, yargıladı |
|
hakeza |
~ Ar ḥā kaḏā حٰكذا işte bunun gibi, böyle |
|
haki |
[ Meninski, Thesaurus, 1680] ~ Fa χākī خاكى toprağa ait, toprak gibi < Fa χāk خاك toprak +ī → hak3 Not: İng khaki (a.a.) Urduca yoluyla Farsçadan alınmıştır. 11.12.2015 |
|
hakikat |
~ Ar ḥaḳīḳa(t) حقيقة [#ḥḳḳ faˁīlā(t) sf. fem.] gerçek (ad), doğruluk < Ar ḥaḳḳa حقّ doğru idi |
|
hakiki |
~ Ar ḥaḳīḳī حقيقى [#ḥḳḳ] hakikate ait, gerçek (sıfat) < Ar ḥaḳīḳa(t) +ī |
|
hakim1 |
~ Ar ḥākim حاكم [#ḥkm fāˁil fa.] yargılayan, yargıç < Ar ḥakama حَكَمَ yargıladı, hükmetti |
|
hakim2 |
~ Ar ḥakīm حكيم [#ḥkm faˁīl sf.] bilge, alim, filozof, tabip ~ Aram ḥākām חָכָם bilge, alim < Aram ḥakam, ḥakīm חַכַם, חַכִים bilmek, tanımak, alim olmak |
|
hakipay |
~ Fa χāk-i pāy خاك پاى ayak toprağı, birinin ayağını bastığı toprak |
|