hakim2 |
~ Ar ḥakīm حكيم [#ḥkm faˁīl sf.] bilge, alim, filozof, tabip ~ Aram ḥākām חָכָם bilge, alim < Aram ḥakam, ḥakīm חַכַם, חַכִים bilmek, tanımak, alim olmak |
|
hakipay |
~ Fa χāk-i pāy خاك پاى ayak toprağı, birinin ayağını bastığı toprak |
|
hakir |
~ Ar ḥaḳīr حقير [#ḥḳr faˁīl sf.] aşağı, aşağılık, mütevazı < Ar ḥaḳara حقر aşağıladı |
|
hakkâk |
~ Ar ḥakkāk حكّاك [#ḥkk faˁˁāl mesl.] hakkedici, oymacı, kalemkâr < Ar ḥakka حَكَّ oydu |
|
hakkaniyet |
< Ar ḥaḳḳānī حقّانى [nsb.] hakka ilişkin, adil, doğru +īya(t)2 < Ar ḥaḳḳ حقّ |
|
hakla|mak | ||
hal1 |
~ Ar ḥāl حال [#ḥwl faˁl msd.] 1. dönüm, dönüşüm, evre, 2. değişken bir şeyin her bir evresi, durum, 3. şimdiki zaman < Ar ḥāla حَالَ döndü, dönüştü, evrelendi |
|
hal2 |
~ Ar ḥall حلّ [#ḥll faˁl msd.] çözme, çözüm < Ar ḥalla حلّ 1. düğüm çözdü, (metal) eritti, 2. kondu, konakladı 3. nikah kıydı (≈ İbr/Aram ḥalal ללח 1. delmek, 2. yemin bozmak, yasak delmek, haram işlemek ) |
|
hal3 |
~ Ar χalˁ خَلْع [#χlˁ faˁl msd.] 1. giysisini çıkarma, soyma, 2. makamdan alma, tahttan indirme < Ar χalaˁa خَلَعَ (giysi) çıkardı, soydu |
|
hal4 |
< öz (Fr) Les Halles Paris'te meyve ve sebze pazarının bulunduğu binalar < EFr halle salon ~ Ger *hallō büyük kapalı mekân, salon, oylum << HAvr *ḱol-nó- < HAvr *ḱel- kapatmak, örtmek |
|
hala |
~ Ar χāla(t) خالة [#χwl faˁla(t) mr.] teyze, annenin kızkardeşi < Ar χāl خال dayı |
|