hamule |
~ Ar ḥamūla(t) حَمُولة [#ḥml faˁūlā(t) msd.] yük hayvanı, bir hayvanın taşıdığı yük < Ar ḥamala حَمَلَ taşıdı |
|
hamur |
~ Ar χamīr خمير [#χmr faˁīl sf.] kabarmış, mayalanmış, mayalanmış hamur < Ar χamara خمر kabardı, mayalandı |
|
hamuş |
~ Fa χāmūş خاموش dilsiz, sessiz |
|
hamut |
< ? |
|
han1 |
~ Fa/OFa χān خان konak, konut |
|
han2 |
ETü: [ Uyğur Kağan Yazıtı, 759] << ETü χaḳan/χaġan/χān hükümdar → hakan Not: ETü χaġan/χāḳān unvanının varyant biçimidir. 13. yy'dan sonra özellikle Doğu Türk dillerinde daha düşük mertebedeki çeşitli iktidar sahipleri için kullanılır. Benzer sözcükler: hanlık, hanzade 26.03.2015 |
|
hançer |
~ Ar ḥancar حنجر [#ḥncr q.] kısa savunma bıçağı ~ Aram χangərā חנגרא a.a. (≈ Sogd χangar a.a. ) |
|
hançere |
~ Ar ḥancara(t) حنجرة [#ḥncr faˁlala(t) q. msd.] boğazın üst kısmı, gırtlak, veya boğazı kapatan kas (≈ İbr gargeret גרגרת a.a. ≈ Akad gangaritu a.a. ) |
|
handan |
~ Fa χʷandān خوَندان gülen, gülümseyen < Fa χʷandan خوَندن gülmek +ā(n) ≈ OFa χandag gülme |
|
handikap |
~ İng handicap 1. çeşitli atlara şanslarını eşitlemek için farklı ağırlıklar yüklendiği at yarışı türü, 2. oyunda rakibe tanınan avantaj, 3. dezavantaj < İng hand i' cap «el şapkada», eski bir oyun § İng hand el + İng cap külah, şapka |
|
handiyse |
< ETü kanda/kayda nerede < ETü kañu ne, hangi +dA |
|