havsala |
~ Ar ḥawṣala(t) حَوْصَلة [#ḥṣl fawˁala(t) ] kursak, kuş midesi, (mec.) kavrayış, algı < Ar ḥaṣala حَصَلَ 1. elde edildi, 2. (at) taş ve toprak yuttu |
|
havuç |
~ Fa havīc/havic هویج kökü yenen malum sebze |
|
havut |
~ Fa hawid/ḥawīd هود/حويد deve semeri, yük için deve hörgücüne sarılan bez ~? Ar ḥawiyya(t) حويّة [#ḥwy faˁīla(t) ] 1. bağırsak, bağırsak burması, 2. deve hörgücüne sarılan bez < Ar ḥawā topladı, ördü |
|
havuz |
~ Ar ḥawḍ حوض [#ḥwḍ faˁl ] su birikintisi, havuz, sarnıç |
|
havva |
[ <1400] ~ Ar ḥawwāˀ حوّاء Adem'in eşi, kadın ~ İbr ḥawwāh חַוָּה a.a. ≈ İbr ḥayyāh חַיָּה [#ḥyh] canlı, yaşayan → hayat1 08.09.2017 |
|
havya |
~ Ar hāwiya(t) هاويّة [#hwy fāˁila(t) ] uçurum, dipsiz kuyu, cehennem < Ar hawā هوا düştü, uçtu |
|
havyar |
~? Fa χāye-vār yumurtalı, «yumurta taşıyan» << OFa χāyag-bār |
|
havza |
~ Ar ḥawza(t) حوزة [#ḥwz faˁla(t) mr.] 1. mülk, varlık, 2. bir şeyin sınırları içinde olan < Ar ḥāza حاز elde etti, tuttu, sahip oldu |
|
hay |
: ünl ilgi, kaygı, dilek, üzüntü ünlemi |
|
haya1 |
~ Ar ḥayāˀ حياء [#ḥyw faˁla(t) msd.] utanma, utangaçlık < Ar ḥayā utandı |
|
haya2 |
~ Fa χāye خايه 1. yumurta, 2. er yumurtası, testis << OFa χāyag yumurta ≈ Ave aya- a.a. |
|