hayret |
~ Ar ḥayra(t) حَيرة [#ḥyr faˁla(t) msd.] şaşma, şaşkınlık < Ar ḥāra حَارَ şaştı |
|
haysiyet |
~ Ar ḥayṯiyya(t) حيثيّة [y. msd.] ilgi, itibar, şeref, kalite < Ar ḥayṯ حيث [#ḥys̠] yer veya neden belirten bağlaç, nerede, nasıl ki, bundan ötürü +īya(t)2 |
|
hayta |
< ? |
|
hayvan |
~ Ar ḥayawān حَيَْوَان [#ḥyw] 1. yaşama, canlı olma, 2. her çeşit canlı varlık, canavar < Ar ḥayya حَيَّ yaşadı, canlı idi |
|
hayy |
~ Ar ḥāyy حَاىّ [#ḥyy fāˁil fa.] diri, canlı, Allah'ın bir sıfatı < Ar ḥayya حَىَّ canlı idi, yaşadı |
|
hayz |
[ anon., Mukaddimetü'l-Edeb terc., y. 1300] ~ Ar ḥayḍ حيض [#ḥyḍ faˁl msd.] 1. akma, seyelan, 2. kadınlarda adet görme < Ar ḥāḍat حاضت aktı, adet gördü Benzer sözcükler: hayız 14.05.2015 |
|
haz |
~ Ar ḥaẓẓ حظّ [#ḥẓẓ faˁl msd.] pay, kısmet, nasip, şans < Ar ḥaẓẓa حظّ talihli idi |
|
haza |
~ Ar hāḏā هٰذا bu, şu, işbu, işte |
|
hazakat |
~ Ar ḥaḏiḳ حاذق [#ḥḏḳ fāˁil fa.] mahir, becerikli ≈ Ar ḥaḏāḳa(t) حذاقة [faˁāla(t) msd.] maharet, beceri < Ar ḥaḏiḳa حذق mahir ve becerikli idi |
|
hazan1 |
~ Fa χazān خزان sonbahar |
|
hazan2 |
~ İbr/Aram ḥazzān חזן 1. tapınak görevlisi, 2. sinagogda ilahi okumakla görevli kişi, kantor ~ Akad χazannu/χazānu kent yöneticisi |
|