hayz |
~ Ar ḥayḍ حيض [#ḥyḍ faˁl msd.] 1. akma, seyelan, 2. kadınlarda adet görme < Ar ḥāḍat حاضت aktı, adet gördü |
|
haz |
~ Ar ḥaẓẓ حظّ [#ḥẓẓ faˁl msd.] pay, kısmet, nasip, şans < Ar ḥaẓẓa حظّ talihli idi |
|
haza |
~ Ar hāḏā هٰذا bu, şu, işbu, işte |
|
hazakat |
~ Ar ḥaḏiḳ حاذق [#ḥḏḳ fāˁil fa.] mahir, becerikli ≈ Ar ḥaḏāḳa(t) حذاقة [faˁāla(t) msd.] maharet, beceri < Ar ḥaḏiḳa حذق mahir ve becerikli idi |
|
hazan1 |
~ Fa χazān خزان sonbahar |
|
hazan2 |
[ Cumhuriyet - gazete, 2003] ~ İbr/Aram ḥazzān חזן 1. tapınak görevlisi, 2. sinagogda ilahi okumakla görevli kişi, kantor ~ Akad χazannu/χazānu kent yöneticisi Not: Akadça sözcük III Ur ve Eski Babilce döneminden itibaren kaydedilmiştir. CAD sf. 6.163 vd. 09.07.2018 |
|
hazar |
~ Ar ḥaḍar حَضَر [#ḥḍr faˁal msd.] 1. meskûn ve ekilip biçilen yer, abadanlık, 2. seferi veya bedevi olmama hali, yerleşiklik < Ar ḥaḍara حَضَرَ meskûn ve yerleşik idi |
|
hazf |
~ Ar ḥaḏf حذف [#ḥḏf faˁl msd.] giderme, eksiltme |
|
hazım |
~ Ar haḍm هَضْم [#hḍm faˁl msd.] sindirim < Ar haḍama هَضَمَ sindirdi |
|
hazır |
~ Ar ḥāḍir حاضر [#ḥḍr fāˁil fa.] şimdi ve burada olan, huzurda bulunan, mevcut, amade < Ar ḥaḍara حضر hazır idi, huzurda idi |
|
hazin |
~ Ar ḥazīn حزين [#ḥzn faˁīl sf.] hüzünlü, üzücü < Ar ḥazana حزن üzdü |
|