hazin |
~ Ar ḥazīn حزين [#ḥzn faˁīl sf.] hüzünlü, üzücü < Ar ḥazana حزن üzdü |
|
hazine |
~ Ar χazīna(t) خزينة [#χzn faˁīlā(t) sf. fem.] gömü, depo, kıymetli eşya veya para konulan yer ~ OFa ganz/gazn/gazīnag a.a. << EFa gaza/ganza- a.a. |
|
haziran |
~ Ar ḥazīrān حزيران Rumi takvimin dördüncü ayı < ? |
|
hazire |
~ Ar ḥaẓīra(t) حظيرة [#ḥẓr faˁīlā(t) sf. fem.] çit, çitle çevrili yer, ağıl < Ar ḥaẓara حَظَرَ çitle kapattı |
|
hazirun |
~ Ar ḥāḍirūn حاضرون [#ḥḍr çoğ.] hazır olanlar, mecliste bulunanlar < Ar ḥāḍir حاضر [t.] hazır +ūn |
|
hazret |
[ Aşık Paşa, Garib-name, 1330] ~ Ar ḥaḍra(t) حضرة [#ḥḍr faˁla(t) mr.] 1. huzur, mevcudiyet, prezans, 2. bir saygı deyimi < Ar ḥaḍara حضر hazır idi, yüzyüze bulundu → huzur Not: Huzura çıkma deyiminde sözü edilen eylemin soyut kişilik kazanmış halidir. Anlam gelişmesi için karş. yan, nezd. 20.02.2020 |
|
he |
: ünl olumlama ünlemi |
|
heba |
~ Ar habāˀ هباء [#hbw faˁal msd.] toz, özellikle havada uçuşan toz zerresi |
|
hece |
~ Ar hacāˀ هجأ [#hcw faˁāl msd.] 1. tempoyla manzume okuma, 2. alfabedeki harflerin sırası ~ Aram hegā הגא [#hgy] düşünme, heceleyerek okuma |
|
hecin |
~ Ar hacīn هجين [#hcn faˁīl sf.] 1. nesli bozuk, melez, soysuz, 2. tek hörgüçlü sürek devesi |
|
hede hödö |
< ? |
|