iken |
<< ETü erken vaktinde, vakitlice, iken |
|
iki |
<< ETü eki/ekki 2 |
|
ikilem |
< TTü ikile- +Im < TTü iki +lA- |
|
ikindi |
<< ETü ikinti ikinci < ETü iki/éki/ékki iki |
|
ikircik |
<< ETü ikirçgü ikilik, tereddüt < ETü ikiz +gU |
|
ikiz | ||
iklim |
~ Ar iḳlīm إقليم [#ḳlm] yeryüzünün bölündüğü yedi kuşağın her biri, diyar, ülke ~ EYun klíma κλίμα 1. eğim, 2. güneş ışınlarının eğimi, iklim kuşağı ☼ (İlk kullanım: Ptolemaios, Yun. coğrafyacı (MS 90-168).) < EYun klínō κλίνω eğimli olmak, yatmak +ma(t) << HAvr *ḱli-n-i̯é- < HAvr *ḱlei̯- a.a. |
|
ikmal |
~ Ar ikmāl إكمال [#kml ifˁāl IV msd.] bütünleme, tamamlama, kemale erdirme < Ar kamala كمل bütün idi, erdi |
|
ikna |
~ Ar iḳnāˁ إقناع [#ḳnˁ ifˁāl IV msd.] kani etme, doyurma < Ar ḳanaˁa قناعة doydu |
|
ikon |
~ Fr icone simge, temsil (≈ Yun ikóna εικόνα a.a., özellikle Orttodoks kilisesine özgü kutsal tasvir ) ~ EYun eikōn εικών resim, suret, tasvir << HAvr *wéi̯k-ō- < HAvr *wei̯k-¹ benzemek, benzer olmak |
|
ikonoklast |
~ Fr iconoclaste / İng iconoclast 1. Bizans'ta kilise tasvirlerini yasaklayan akıma mensup, 2. put kırıcı, yerleşik adetlere karşı gelen ~ OYun eíkonoklástēs εἰκονοκλάστης ikon kırıcı § EYun eikōn εικών tasvir, ikon + EYun klastēs κλαστής kıran (< EYun kláō κλάω kırmak +t° ) |
|