kalafat |
~ OYun kalafátizō καλαφάτιζω gemi tahtaları arasına paçavra sıkıştırarak ziftlemek (6. yy) ≈ Ar ḳalafaṭ/calfaṭa(t) قلفط/جلفط [#ḳlfṭ/clft] a.a. ≈ Aram ḳəlāphtā/ḳəlaphtā קלפתא/קלפתא kabuk, zarf, tahılın kepeği ≈ Aram ḳəlāphā קלפא soymuk, meyve kabuğu, balık pulu |
|
kalamar |
~ Yun kalamárion καλαμάριον mürekkep balığı < EYun kálamos κάλαμος kamış, kalem +arion |
|
kalamata |
~ öz Kalamáta Yunanistan'da bir kent |
|
kalantor |
~ İt galantuomo centilmen, beyefendi § İt galante zarif, şık (~ Fr galant a.a. < Fr galer hoşça vakit geçirmek, iyi halde olmak +ent° ~ Ger *wala iyi, hoşnut ) + İt uomo adam (<< Lat homo a.a. ) |
|
kalas |
~ öz Kalas Romanya'da bir liman kenti, Galati |
|
kalaşnikov |
"AK-47 taarruz silahı" [ Milliyet - gazete, 1977] ~ marka Kalaşnikov Rus silah markası < öz Mikhail Kalaşnikov Rus silah mühendisi (d. 1919) < Rus kalaşnik kurabiyeci Benzer sözcükler: kaleş 14.11.2019 |
|
kalay |
~ Ar ḳalāˁī/ḳalˁī قلاعى/قلعى kalay < Ar raṣāṣu'l-ḳalāˁī رصاص القلاعى Güneydoğu Asya kaynaklı bir metal, kalay <? öz Kuala Malaya'da Asya'nın başlıca kalay yataklarına sahip olan kent, Kuala Lumpur |
|
kalbur |
~ Ar ġirbāl/ġirbīl غربال/غربيل [#ġrbl] elek ~ Lat crībrum a.a. < Lat cernere, crē- seçmek, elemek |
|
kalcı |
< TTü kal قال madeni eriterek ayrıştırma +cI ~ Ar ḳaly قلى [#ḳlw faˁl msd.] yakma, kızartma |
|
kalça |
<< TTü kaluça taban, altlık < TTü kalu |
|
kalçın |
~ İt calzone [büy.] yumuşak deriden uzun çizme < İt calza ayakkabı, özellikle deri torba şeklinde ayakkabı +on << OLat calcea < Lat calceus ayakkabı, çizme < Lat calx, calc- 1. taş, 2. topuk kemiği, topuk |
|