kalbur |
~ Ar ġirbāl/ġirbīl غربال/غربيل [#ġrbl] elek ~ Lat crībrum a.a. < Lat cernere, crē- seçmek, elemek |
|
kalcı |
< TTü kal قال madeni eriterek ayrıştırma +cI ~ Ar ḳaly قلى [#ḳlw faˁl msd.] yakma, kızartma |
|
kalça |
<< TTü kaluça taban, altlık < TTü kalu |
|
kalçın |
~ İt calzone [büy.] yumuşak deriden uzun çizme < İt calza ayakkabı, özellikle deri torba şeklinde ayakkabı +on << OLat calcea < Lat calceus ayakkabı, çizme < Lat calx, calc- 1. taş, 2. topuk kemiği, topuk |
|
kaldera |
~ İng caldera volkanik çöküntü ~ Port caldeira kazan, sıvı metal kazanı ~ Lat caldaria < Lat calidus sıcak +ari° |
|
kaldır|mak |
ETü: kalıtmak [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << OTü kaldur- kaldırmak < ETü kalı- kalkmak, sıçramak +tUr- → kalk- Not: Kaşgarî'de "kalmasına neden olmak" anlamında kaltur- fiili kal- fiilinin ettirgen hali olup ayrı sözcüktür. "Kalktırmak" anlamı 14. yy'dan önce görülmez. Benzer sözcükler: başkaldırı, kaldırık, kaldırılmak, kaldırtmak 28.03.2019 |
|
kaldıraç |
< TTü kaldır- +(g)Aç |
|
kaldırım |
< TTü kaldır- +Im |
|
kale |
~ Ar ḳalˁa(t) قلعة [#ḳlˁ faˁla(t) mr.] hisar, kale, müstahkem yer (≈ OFa *kalak a.a. ) ~ Akad kalakku a.a. |
|
kale al|mak |
~ Ar ḳāl قال [#ḳwl] söz < Ar ḳāla söyledi, dedi |
|
kalebent |
§ Ar ḳalˁa(t) قلعة kale + Fa band بند bağ, bağlı, (mec.) mahpus |
|