kesret |
~ Ar kaṯra(t) كثرة [#ks̠r faˁla(t) mr.] çokluk < Ar kaṯura كثُر çok idi |
|
kestane |
~ Yun kastánea καστάνεα kestane ağacı < Yun/EYun kástanon κάστανον kestane |
|
keş1 |
~ Fa kaş كش çekiş, çeken < Fa/OFa kaşīdan كشيدن çekmek ≈ Ave karş- a.a. ≈ Sans krş-, karşa कर्ष çekmek, sürmek |
|
keş2 |
≈ Fa kaşk كشك kurutulmuş yoğurt, kurut |
|
keş3 |
~ İng cash para kasası [esk.], nakit ~ İt cassa |
|
keşide |
[ Meninski, Thesaurus, 1680] ~ Fa kaşīde كشيده [pp.] çekme, çekilen şey < Fa kaşīdan كشيدن çekmek +a → keş1 Benzer sözcükler: keşideci 14.11.2019 |
|
keşif |
~ Ar kaşf كشف [#kşf faˁl msd.] ortaya çıkarma, örtüsünü açma < Ar kaşafa كشف buldu |
|
keşiş |
~ Ar kaşīş كشيش [#kşş] Hıristiyan rahibi ~ Aram ḳəşīş קְשִׁישׁ 1. yaşlı kimse, şeyh, 2. kilise hiyerarşisinde bir sınıf rahip < Aram ḳəşaş קְשַׁשׁ yaşlanmak, yaşlı olmak |
|
keşişleme |
< öz Keşiş Dağı İstanbul'un güneyinde bir dağ, Uludağ |
|
keşke |
~ Fa kāş ki كاش كه temenni bağlacı |
|
keşkek |
< Fa kaşk كشك 1. süt pıhtısı veya peynir altı suyu, 2. arpa suyu, arpa +ak2 << OFa kaşk peynir suyu, kurut? |
|