kelepir |
< ? |
|
keler |
<< ETü keler kertenkele |
|
keleş |
≈ Kürd keleş haydut, eşkiya < ? |
|
kelime |
~ Ar kalima(t) كلمة [#klm faˁila(t) ] söylenen şey, söz < Ar kalama كَلَمَ söyledi |
|
kelle |
~ Fa kalle كلّه kafanın üst kısmı, kuru kafa |
|
kelli | ||
kelp |
~ İng kelp soda elde etmek için yakılan bir tür deniz yosunu << Eİng culp/culpe a.a. ~ ? |
|
kelter |
~ Yun kalathárion καλαθάριον [küç.] bir tür hasır sepet, küfe < EYun kálathos κάλαθος alt kısmı dar olan hasır sepet +arion ~? Mıs krḥt a.a. (Kaynak: Rosol sf. 176) |
|
kem |
<< ETü kem hastalık, terslik ≈ Fa kam كَم eksik, aşağı, hor |
|
kem küm |
: onom mütereddit konuşma sesi |
|
kemal |
~ Ar kamāl كمال [#kml faˁāl msd.] tam ve olgun olma, olgunluk, kusursuzluk, mükemmellik < Ar kamala كَمَلَ tam ve bütün idi, olgunlaştı, erdi |
|