kemankeş |
~ Fa kamān-kaş كمان كش yay çeken, okçu |
|
keme |
~ Ar kamˀa(t) كمأة mantar, özellikle domalan, trüf ≈ Akad kamˀatum mantar |
|
kemençe |
~ Fa kamānçe كمانچه [küç.] ok atmak için kullanılan bir tür kısa yay < Fa kamān yay +ça3 |
|
kement |
~ Fa kamand كمند çekince daralan düğüm, ilmik < Fa kamīdan كميدن küçülmek +and < Fa kam كم küçük |
|
kemer |
~ Fa/OFa kamar كَمَر 1. kuşak, 2. mimaride kemer veya kubbe ~ Ave kamarā- kuşak |
|
kemik |
ETü: kemrük [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü kemrük kemirilen şey, kemik < ETü kemür- kemirmek, kıtırdatmak +Uk → kemir- Not: 14. yy'dan itibaren ETü/%bTTü süŋük "kemik" sözcüğünün yerini almıştır. Benzer sözcükler: kemikleşmek, kemikli, kemiksi 22.09.2017 |
|
kemir|mek |
<< ETü kemür- kemirmek |
|
kemiyet |
~ Ar kammiyya(t) كمّيّة [#kmm y. msd.] miktar, nicelik < Ar kamm كمّ ne kadar +īya(t)2 |
|
kemoterapi |
~ İng chemotherapy kimyasal tedavi ☼ (İlk kullanım: 1907 Paul Ehrlich, Alm. biyokimyacı.) § EYun χēmía χημία kimya + EYun therapeía θεραπεία tedavi |
|
kenar |
~ Fa kanār/kirān كَِنار kıyı, çevre << OFa kanār/karān a.a. ≈ Ave karan- a.a. |
|
kendi |
<< ETü kentü kendi |
|