kerahat |
~ Ar karāha(t) كَراهة [#krh faˁāla(t) msd.] 1. kerhen yapma, ikrah etme, 2. İslam dinine göre yasak olmadığı halde kaçınılması gereken şey, namaz kılmanın caiz olmadığı zaman, özellikle gün doğumu ve gün batımı < Ar kariha كَرِهَ iğrendi, nefret etti |
|
keramet |
~ Ar karāma(t) كرامة [#krm faˁāla(t) msd.] 1. yücelik, 2. evliya tarafından icra edilen mucize < Ar karuma كَرُمَ yüceldi |
|
kerata1 |
~ Yun keratâs κερατᾶς boynuzlu, şeytan, karısını satan kimse < Yun kératon κέρατον boynuz |
|
kerata2 |
~ Yun kérato κέρατο boynuz << EYun kéras, kerat- κέρας, κερατ- a.a. << HAvr *ḱér-h₂-es- (*ḱér-as-) < HAvr *ḱerh₂- (*ḱer-) a.a. |
|
keratin |
~ Fr kératine boynuz ve tırnak hammaddesi < EYun kéras κέρας, κερατ- boynuz +in° |
|
kere |
[ Dede Korkut Kitabı, <1400?] ~ Ar karra(t) كرّة [#krr faˁla(t) mr.] tekrar, defa < Ar karra كَرَّ geri geldi, yineledi 24.08.2017 |
|
kerem |
~ Ar karam كرم [#krm faˁal msd.] yücelme, yücelik, cömertlik < Ar karuma كرُم yüceldi |
|
kereste |
~ Fa karāste كراسته hazır, işe yarar, iş görür < Fa kardan yapmak, işlemek |
|
kerevet |
~ Yun kreváti κρεβάτι yatak, döşek, şilte << EYun krábbatos κράββaτος a.a. |
|
kerevit |
~ Yun karavída καραβίδα küçük istakoz veya büyük karides << EYun kārabís, karabid- καραβίς [küç.] a.a. < EYun kārabos κάραβος kabuklu kara veya deniz böceği |
|
kereviz |
~ Ar/Fa karafs كرفس kökü yenen bir sebze, apium graveolens ≈ OFa karafs a.a. ≈ Aram krepsā כרפסא a.a. |
|