kuvve |
~ Ar ḳuwwa(t) قوّة [#ḳwy fuˁla(t) msd.] güç, kuvvet |
|
kuvvet |
~ Ar ḳuwwa(t) قوّة [#ḳwy fuˁla(t) mr.] güç < Ar ḳawiya قوى güçlü idi, güçlendi |
|
kuymak |
≈ ETü kuyma 1. dökme metal, 2. dökme ekmek, lavaş ≈ Moğ qoymag katmer, gözleme |
|
kuyruk |
<< ETü kudruk kuyruk ≈ Moğ qudurga(n) 1. atın kuyruğundan geçen eğer kayışı, kuskun, 2. atın sağrısı |
|
kuytu |
~ Moğ qoitu art, gün görmeyen taraf, kuzey < Moğ qoi- arka, art, geri |
|
kuyu |
ETü: [ Uygurca Maniheist metinler, <900] << ETü kuduġ kuyu ≈ Moğ qudug/quddug a.a. Not: Karş. ETü koḏıġ "aşağı". ETü koḏ- "koymak, indirmek" fiili ile sadece türevlerde görülen *kuḏ- "dökmek" biçiminin eşdeğer olduğu düşünülebilir. Kuyuya suyun "dökülerek" dolduğuna dikkat edilmelidir. 05.03.2020 |
|
kuyum |
< ETü kuy- dökmek +Im << ETü *kud- ≈? ETü kod- koymak, bırakmak |
|
kuyut |
~ Ar ḳuyūd قيود [#ḳyd fuˁūl çoğ.] koşullar, bağlar < Ar ḳayd قيد [t.] |
|
kuz |
<< ETü kūz güneşsiz yer, gölge |
|
kuzen |
~ Fr cousin amca, hala, dayı veya teyze oğlu << Lat consobrinus hala veya teyze oğlu < Lat con+ sobrinus kızkardeşin ailesi, kızkardeş çocuğu << HAvr *swésr̥-iHno-s (*swésr̥-īno-s) < HAvr *swésōr kızkardeş |
|
kuzey |
< ETü kuz güneş almayan yer, dağın gölgeli yanı +(g)Ay |
|