merhale |
~ Ar marḥala(t) مرحلة [#rḥl mafˁala(t) iz/m.] yolculuk, bir günlük yol < Ar raḥala رحل yola çıktı, göçtü |
|
merhamet |
~ Ar marḥama(t) مرحمة [#rḥm mafˁala(t) msd.] acıma, şefkat < Ar raḥima رحم merhamet etti, kucakladı, şefkat gösterdi |
|
merhem |
~ Fa marham/malham مرهم / Ar malġam/malham ملغم/ملهم alaşım, bulamaç, krem ~ EYun málagma μάλαγμα a.a., özellikle sepicilikte kullanılan yumuşatıcı bileşim < EYun malássō, malag- μαλάσσω, μαλαγ- yumuşatmak +ma(t) << HAvr *mel-ag- a.a. < HAvr *mel-1 gevşemek, yumuşamak |
|
merhum |
~ Ar marḥūm مرحوم [#rḥm mafˁūl mef.] rahmet edilen, rahmete kavuşmuş olan < Ar raḥama رحم merhamet etti |
|
meri |
~ Ar marˁī مرعى [#rˁy mafˁūl mef.] 1. riayet edilen, gözetilen, 2. göz önüne alınan, geçerli, cari < Ar raˁā رَعَا gözetti, davar güttü |
|
meridyen | ||
merih |
~ Ar mirrīχ [#mrχ] Mars gezegeni |
|
merinos |
~ Fr mérinos ~ İsp merinos Kuzey Afrika kökenli bir koyun türü < öz Merinos Merinîler, 13.-15. yy'da Kuzey Afrika'da hüküm süren Berberi hanedanı |
|
meritokrasi |
~ İng meritocracy yetenekli seçkinlerin egemen olduğu sistem ~ İng merit yetenek, haslet ~ Fr mérite a.a. ~ Lat meritum [pp. n.] a.a. < Lat merēre hak etmek, layık olmak +()t° |
|
merkantilizm |
~ Fr mercantilisme tüccar zihniyeti, eski bir ekonomik öğreti ~ İt mercantilismo a.a. < İt mercante tüccar, pazarcı +ism° < İt mercare satmak, ticaret etmek +ent° |
|
merkep |
~ Ar markab مركب [#rkb mafˁal iz/m.] (ata ve arabaya) binme, binek < Ar rakaba رَكَبَ (ata ve arabaya) bindi (≈ Akad markabtu binek, araba < Akad rakābu binmek ) |
|