mesire |
~ Ar masīra(t) مسيرة [#syr mafˁila(t) iz/m.] gezilecek yer, seyirlik < Ar sāra سَارَ yürüdü, gezdi, yol aldı |
|
mesiyanik |
~ Fr messianique / İng messianic Mesih'in gelişine veya kıyamete dair < EYun/Lat messias Mesih ~ İbr māşīḥa a.a. |
|
mesken |
~ Ar maskan مَسْكَن [#skn mafˁal iz/m.] oturma yeri, konut < Ar sakana سَكَنَ durdu, konakladı |
|
meskûkat |
~ Ar maskūkāt مسكوكات [#skk çoğ.] genel olarak madeni paralar, nümizmatik < Ar maskūk مسكوك [mafˁūl t.] darbedilmiş, sikkelenmiş (para) +āt < Ar sakka سكّ sikke bastı |
|
meskûn |
~ Ar maskūn مسكون [#skn mafˁūl mef.] oturulan, ikamet edilen < Ar sakana سَكَنَ durdu, dindi |
|
meslek |
"yol" [ Hoca Sa'deddin Ef., Tacü't-Tevârih, 1574] ~ Ar maslak مَسْلَك [#slk mafˁal msd.] yol, rota, tarik, patika < Ar salaka سَلَكَ yol gitti, rota izledi → silk Benzer sözcükler: meslek ahlâkı, meslekî, mesleksel, mesleksizlik, meslektaş 14.05.2015 |
|
mesmu |
~ Ar masmūˁ مسموع [#smˁ mafˁūl mef.] işitilen, duyulmuş < Ar samaˁa سَمَعَ duydu, dinledi |
|
mesnet |
~ Ar masnad مسند [#snd mafˁal iz/m.] dayanılan yer veya şey, dayanak, arka, 2. oturma yeri, taht < Ar sanada سنود dayandı |
|
mesnevi |
~ Ar maṯnawī مثنوى [nsb.] her iki mısraı birbiriyle kafiyeli beyitlerden oluşan manzume < Ar maṯnūˀ مثنو [#s̠ny mafˁūl mef.] ikilenmiş, ikili +ī < Ar ṯanā ثنا ikiledi, ikiye katladı |
|
mesrur |
~ Ar masrūr مسرور [#srr mafˁūl mef.] neşeli, sevinçli < Ar sarra سَرَّ sevindi, güldü |
|
mest1 |
~ Fa mast مست sarhoş << Fa *mayaste ميسته |
|