mesken |
~ Ar maskan مَسْكَن [#skn mafˁal iz/m.] oturma yeri, konut < Ar sakana سَكَنَ durdu, konakladı |
|
meskûkat |
~ Ar maskūkāt مسكوكات [#skk çoğ.] genel olarak madeni paralar, nümizmatik < Ar maskūk مسكوك [mafˁūl t.] darbedilmiş, sikkelenmiş (para) +āt < Ar sakka سكّ sikke bastı |
|
meskûn |
~ Ar maskūn مسكون [#skn mafˁūl mef.] oturulan, ikamet edilen < Ar sakana سَكَنَ durdu, dindi |
|
meslek |
~ Ar maslak مَسْلَك [#slk mafˁal msd.] yol, rota, tarik, patika < Ar salaka سَلَكَ yol gitti, rota izledi |
|
mesmu |
~ Ar masmūˁ مسموع [#smˁ mafˁūl mef.] işitilen, duyulmuş < Ar samaˁa سَمَعَ duydu, dinledi |
|
mesnet |
"taht" [ Aşık Paşa, Garib-name, 1330] ~ Ar masnad مسند [#snd mafˁal iz/m.] dayanılan yer veya şey, dayanak, arka, 2. oturma yeri, taht < Ar sanada سنود dayandı → senet Not: "Mantıkî veya hukukî dayanak" anlamına 20. yy'dan önceki sözlüklerde rastlanmaz. Benzer sözcükler: mesnetsiz 23.09.2017 |
|
mesnevi |
~ Ar maṯnawī مثنوى [nsb.] her iki mısraı birbiriyle kafiyeli beyitlerden oluşan manzume < Ar maṯnūˀ مثنو [#s̠ny mafˁūl mef.] ikilenmiş, ikili +ī < Ar ṯanā ثنا ikiledi, ikiye katladı |
|
mesrur |
~ Ar masrūr مسرور [#srr mafˁūl mef.] neşeli, sevinçli < Ar sarra سَرَّ sevindi, güldü |
|
mest1 |
~ Fa mast مست sarhoş << Fa *mayaste ميسته |
|
mest2 |
≈ Fa mas مس İslam geleneğinde mesh kabul eden bağcıksız ayakkabı ~ Ar masḥ مسح mesh |
|
mestur |
~ Ar mastūr مستور [#str mafˁūl mef.] setredilmiş, örtülü < Ar satara سَتَرَ örttü |
|