meslek |
~ Ar maslak مَسْلَك [#slk mafˁal msd.] yol, rota, tarik, patika < Ar salaka سَلَكَ yol gitti, rota izledi |
|
mesmu |
~ Ar masmūˁ مسموع [#smˁ mafˁūl mef.] işitilen, duyulmuş < Ar samaˁa سَمَعَ duydu, dinledi |
|
mesnet |
~ Ar masnad مسند [#snd mafˁal iz/m.] dayanılan yer veya şey, dayanak, arka, 2. oturma yeri, taht < Ar sanada سنود dayandı |
|
mesnevi |
~ Ar maṯnawī مثنوى [nsb.] her iki mısraı birbiriyle kafiyeli beyitlerden oluşan manzume < Ar maṯnūˀ مثنو [#s̠ny mafˁūl mef.] ikilenmiş, ikili +ī < Ar ṯanā ثنا ikiledi, ikiye katladı |
|
mesrur |
~ Ar masrūr مسرور [#srr mafˁūl mef.] neşeli, sevinçli < Ar sarra سَرَّ sevindi, güldü |
|
mest1 | ||
mest2 |
≈ Fa mas مس İslam geleneğinde mesh kabul eden bağcıksız ayakkabı ~ Ar masḥ مسح mesh |
|
mestur |
~ Ar mastūr مستور [#str mafˁūl mef.] setredilmiş, örtülü < Ar satara سَتَرَ örttü |
|
mesul |
~ Ar masˀūl مسؤل [#sAl mafˁūl mef.] 1. kendisine soru sorulan kimse, 2. sorulan şey, soru, sorgu < Ar saˀala سأل sordu |
|
mesut |
~ Ar masˁūd مسعود [#sˁd mafˁūl mef.] bahtlı, mutlu < Ar saˁada سَعَدَ talihi yaver gitti |
|
meşakkat |
~ Ar maşaḳḳa(t) مشقّة [#şḳḳ mafˁala(t) msd.] zahmet, sıkıntı < Ar şaḳḳa شَقَّ yardı, böldü, zahmet ve sıkıntı verdi |
|