oğul |
<< ETü oġul yavru, evlat |
|
+oid |
~ Fr +oïde / İng +oid [bileşik adlarda] gibi, benzer, benzeyen ~ EYun oeidḗs οειδής a.a. < EYun eîdos εῖδος şekil, görüntü, suret < EYun eidō ειδω görmek |
|
oje |
~ Fr augée kapçık içinde tutulan şey, müstahzarat, tırnak cilası < Fr auge kapçık, hokka << Lat alveus a.a. |
|
ok |
<< ETü ok ok |
|
okazyon |
~ Fr occasion fırsat, rastlantı, hadise ~ Lat occāsio rastlantı < Lat occidere üstüne veya önüne düşmek, rast gelmek +(t)ion < Lat ob+ cadere, cas- düşmek |
|
okey |
"evet" [ Cumhuriyet - gazete, 1938] ~ İng (Amer) OK evet, tamam < İng ol korekt [all correct] her şey tamam Not: Türkçedeki ikincil anlamı 1960'larda konken takımları imal eden bir firmanın adından alınmıştır. • İngilizce deyim, kasıtlı olarak yanlış imla ile yazılan birçok argo kısaltma ile birlikte, ilk kez 1839 yılında New York ve Boston'da moda olmuştur. Benzer sözcükler: okey takımı, okeylemek 15.11.2019 |
|
okka |
~ Ar uḳiyya(t) اوقيّة Suriye bölgesine özgü bir tartı birimi, y. 320 gram ~ Aram uḳiyyā/unḳiyyā אוקיא a.a. ~ EYun oúnkia ούγκια librenin onikide biri olan tartı birimi, y. 27 gram ~ Lat uncia «onikilik», a.a. |
|
oklava |
<< TTü oklağu hamur açma aygıtı < TTü okla- +gU |
|
oklokrasi |
~ Fr ochlocratie / İng ochlocracy kalabalıkların iktidarı, mobokrasi ~ EYun oχlokratía ὀχλοκρατία a.a. < EYun óχlos ὄχλος kalabalık, güruh |
|
oklüzyon |
~ Fr occlusion tıkanma, kapanma ~ Lat occlusio < Lat occludere tıkamak, kapatmak +(t)ion < Lat ob+ claudere, claus- kapatmak |
|
oksidantal |
~ Fr occidental Batıya ait, Batılı ~ OLat occidentalis a.a. < Lat occidens batan (güneş), batı +al° < Lat occidere düşmek, batmak, ölmek, telef olmak +ent° < Lat ob+ cedere, cess- gitmek |
|