praksis |
~ İng praxis 1. bir mesleğin icrası, pratik, 2. eylemlilik hali ~ EYun prâksis πρᾶξις işlem, eylem, icraat < EYun prassō, prag- πρασσω, πραγ- eylemek, yapmak, başarmak +sis |
|
pralin |
~ Fr praline bir tür badem şekeri < öz César Choiseul du Plessis-Prâline Fransız mareşal (1598-1675) |
|
pranga |
~ İt branca 1. kedi veya kuş pençesi, 2. ağaç dalı (Kaynak: LF sf. §127.)<< OLat branca pençe, hayvan ayağı |
|
praseodim |
~ Alm Praseodym bir element ☼ (İlk kullanım: 1885 Carl Auer von Welsbach, Avust. kimyacı.) § EYun práseos pırasa rengi, soluk yeşil + EYun dídymos δίδυμος ikiz |
|
pratik |
~ Fr pratique 1. işleme, fiilen çalışma (isim), 2. işleyen, işlevsel (sıfat) ~ Lat practicus a.a. ~ EYun praktikós πρακτικός a.a. < EYun prássō, prag- πράσσω, πραγ- yapmak, eylemek, başarmak +ik° |
|
prefabrike | ||
prehistorya |
< EYun ʰistorikós ἱστορικός tarihî, tarihçi < Fr pre+ préhistorique tarih öncesine ait < EYun ʰistoría ἱστορία tarih anlatısı |
|
prekarite |
~ İng precarity / Fr précarité belirsizlik, özellikle istihdamda belirsiz ve güvencesiz olma < Fr précaire belirsiz, güvenilmez ~ Lat precarius «duaya kalmış», a.a. < Lat preces dua +ari° |
|
prelüd |
~ Fr prélude gösteri veya tiyatro öncesi hazırlık müziği ~ OLat praeludium oyun-öncesi < Lat prae+ ludere [f.] oynamak +ium |
|
prematüre |
~ Fr prématuré olgun-öncesi, süresinden önce olan tıbbi olay veya doğum < Fr pre+ maturé olgunlaşmış << Lat maturatus [pp.] a.a. < Lat maturare [den.] olgunlaşmak +()t° < Lat maturus 1. erken, turfanda (ürün), 2. olgun, ergin |
|
premium |
~ İng premium 1. ödül, 2. faiz, fazladan ödeme, 3. (Amer. ticari dilde) birinci sınıf |
|