sübut |
~ Ar ṯubūt ثُبُوت [#s̠bt fuˁūl msd.] kalıcı olma, kesinleşme, ispat olunma < Ar ṯabata ثَبَتَ kaldı |
|
sübvansiyon |
~ Fr subvention destek ~ Lat subventio a.a. < Lat subvenire yardımına gelmek, kurtarmak +(t)ion < Lat sub+ venire gelmek |
|
sübyan |
~ Ar ṣubyān صبيان [#ṣbw fuˁlān çoğ.] çocuklar < Ar ṣabī صبى [t.] çocuk |
|
sübye1 |
~ Yun supiá σουπιά mürekkep balığı << EYun sēpía σηπία a.a. |
|
sübye2 |
~ ? |
|
süet | ||
süfla |
~ Ar suflāˀ سفلاء [#sfl fuˁlāˀ sf. fem.] en alçak, aşağı (dişi) < Ar asfal أسفل [afˁal kıy.] daha aşağı, en aşağı < Ar safīl [sf.] aşağı, alçak |
|
süflî |
~ Ar suflīy سُفْلِىّ [#sfl sf.] aşağıya ait, alçak < Ar safala سَفَلَ aşağı idi |
|
sühan |
~ Fa saχun/suχan سخن söz, kelam << OFa saχʷan a.a. |
|
süit |
~ Fr suite 1. peş peşe giden şeyler, dizi, seri, takım, 2. (müzikte) birkaç parçalık dizi, 3. (otelcilikte) oda takımı, 4. (modada) takım elbise << OLat *sequita [pp. fem.] < Lat sequi izlemek, takip etmek, peşinden gelmek +()t° |
|
süje |
~ Fr sujet 1. özne, 2. konu << OLat subiectum [pp. n.] gramerde eylemin 'altında yatan' özne < Lat subiicere alta atmak, buyruğu altına almak +()t° < Lat sub+ iacere, iact- atmak |
|