sükûnet |
~ Ar *sukūna(t) سكونة [#skn fuˁūla(t) msd.] dinginlik, vakar < Ar sukūn سكون [msd.] 1. ikamet etme, konaklama, 2. dinginlik < Ar sakana سَكَنَ dindi, dinlendi, konakladı |
|
sükût |
~ Ar sukūt سكوت [#skt fuˁūl msd.] sessizlik, susma < Ar sakata سكت sustu |
|
sülale |
~ Ar sulāla(t) سلالة [#sll fuˁāla(t) mr.] soy, bir kişinin soyundan gelenler, hanedan |
|
sülasi |
~ Ar ṯulāṯī ثلاثى üçlü, üçgen, Arapça gramerde üç harften oluşan (kelime kökü) < Ar ṯalāṯa(t) üç |
|
süleğen |
~ Ar saliḳūn/sariḳūn سلقون/سرقون kurşundan elde edilen bir kırmızı boya, kurşun tetraoksit, minium ~? EYun syrikón συρικόν Suriye'ye özgü şey < öz Syría Suriye |
|
sülfür |
[ Düstur Tertip I.-IV., 1872] ~ Fr sulfure kükürt ~ Lat sulpur/sulphur a.a. Benzer sözcükler: bisülfit, sülfat, sülfit, sülfonasyon, sülfürik 06.09.2017 |
|
süluk |
~ Ar sulūk سلوك [#slk fuˁūl msd.] yola gitme, bir yol izleme, (mec.) tarikate mensup olma < Ar salaka سلك yol gitti, seyahat etti |
|
sülük |
~ Fa zalū/zalūk زلو/زلوك sülük << OFa zarūk/zrūk a.a. ≈ Sans calikā/calūkā जलिका/जलूका a.a. |
|
sülün |
<< ETü süglin eti yenen bir kuş, sülün <? ETü sögül- kızartmak +In |
|
sülüs |
~ Ar ṯuluṯ ثلث [#s̠ls̠] üçlü, üçte bir, üçlü orantıya dayalı bir tür yazı < Ar ṯalāṯa(t) ثلاثة üç |
|
sümbül |
~ Ar sunbul/sunbula(t) سنبل/سنبلة 1. başak, 2. başak şeklinde bir çiçek, hyacinthus ~ İbr/Aram şībbəleth שִׁבֹּלֶת başak (Kaynak: Jastrow sf. 1557.)≈ Akad şubultu a.a. |
|