sarih |
~ Ar ṣarīḥ صريح [#ṣrḥ faˁīl sf.] berrak, net, anlamı açık < Ar ṣaraḥa berrak idi, açık ve net konuştu |
|
sarin |
~ İng sarin / Alm Sarin sinir sistemini etkileyen zehirli bir gaz ☼ (İlk kullanım: 1938 IG Farben, Alm. kimya şirketi.) < öz Schrader, Ambros, Ritter gazı keşfeden Alman kimyagerler |
|
sark|mak |
<< ETü sark- salınmak, sallanmak, boş ve gevşek kalmak. << ETü *salk- < ETü sal- +Ik- |
|
sarkaç |
< TTü sark- +(g)Aç |
|
sarkastik |
~ Fr sarcastique acıtıcı bir şekilde alay eden < Lat sarcasticus 1. dişiyle et koparan, 2. acı söyleyen, hicveden ~ EYun sarkastikós σαρκαστικός < EYun sarkázō σαρκάζω köpekler gibi ısırarak et koparmak +istik° < EYun sárks σάρξ et |
|
sarkıntı |
[ Evliya Çelebi, Seyahatname, 1665] < TTü sarkın- saldırmak, tecavüz etmek < TTü sark- 1. asılı kalmak, sallanmak, 2. saldırmak +(In)tI → sark- Not: Sark- fiilinin iki anlamı arasındaki ilişki net değildir. İlk anlamı eğer ETü sal- "bırakmak, sallamak" fiilinin ses değişimine uğramış türevi ise, ikinci anlamı ETü sar- "sertleşmek, kavga etmek" fiilinden türemiş olabilir mi? Benzer sözcükler: sarkıntılık 24.12.2015 |
|
sarkıt |
< TTü sark- +Ut |
|
sarkoma |
~ Fr sarcome / İng sarcoma et görünümünde bir tür habis ur < EYun sarkóō σαρκόω ete benzemek, etleşmek +ma(t) ≈ EYun sarks, sark- σαρξ, σαρκ- (kesilmiş) et < HAvr *twerḱ- kesmek |
|
sarma |
< TTü sar- +mA |
|
sarmal |
< TTü *sarma- +Al |
|
sarman |
< TTü sar- kızmak, dikelmek, kavga etmek +mAn |
|