sefih |
~ Ar safīh سفيه [#sfh faˁīl sf.] akılsız, boş kafalı < Ar safiha/safuha akılsız ve boş kafalı idi, ciddiyet ve bilgelikten yoksun idi |
|
sefil |
~ Ar safīl/safil سَفِيل/سَفِل [#sfl faˁīl sf.] alçak, aşağı < Ar safala سَفَلَ alçak ve aşağı idi |
|
sefine |
~ Ar safīna(t) سفينة [#sfn faˁīlā(t) sf. fem.] gemi ~ Aram səphīnā/saphīntā ספינא/ספינתא 1. düz kesilmiş tahta, levha, sal, 2. gemi ≈ Akad sapānu düzlemek, düzeltmek |
|
sefir |
~ Ar safīr سفير [#sfr faˁīl sf.] elçi, arabulucu, bir aşiretin diğerine gönderdiği haberci < Ar safar سفر uzun yol yürüme, yolculuk |
|
segâh |
~ Fa se-gāh سهگاه üç-durak veya üçüncü durak, müzikte bir perde |
|
segman |
"içten yanmalı motorlarda piston halkası" [ Cumhuriyet - gazete, 1945] ~ Fr segment mafsal, eklem, bölüm ~ Lat segmentum a.a. < Lat secare, sect- kesmek, bölmek +ment° << HAvr *sek- kesmek Not: Fransızcadan alınan segman ile İngilizceden alınan segment Türkçede ayrı anlamlarda kullanılır. Bu maddeye gönderenler: insektisit, segment, sekant, seks (aseksüel, biseksüel, heteroseksüel, homoseksüel, metroseksüel, seksapel, seksi, seksist, sex shop, transseksüel), seksiyon, sektör 13.01.2015 |
|
segment |
~ İng segment mafsal, eklem, kesim |
|
seğir|mek |
<< ETü sékri- sıçramak, hamle etmek < ETü sékiz uyanık, canlı +I- (Kaynak: Erdal sf. 2:480) |
|
seğmen |
~ Fa sagbān سگبان köpek bakıcısı |
|
seher |
~ Ar saḥar سَحَر [#sḥr faˁal ] gün ağarması, tan ≈ Aram şaḥar שַׁחַר a.a. ≈ Akad şēru a.a. |
|
sehiv |
~ Ar sahw سهو [#shw faˁl msd.] dikkatsizlikle yapılan hata, unutkanlık < Ar sahā dikkatsizlik veya unutkanlık yaptı |
|