selef |
~ Ar salaf سلف [#slf faˁal ] 1. önceleme, eskiden olma, 2. öncekiler, eskiler ≈ Ar sālif سالف [fāˁil fa.] eski, önceki, geçmiş < Ar salufa سلف geçti |
|
selefî |
< Ar salafī سلفى [nsb.] İslam'ın ilk çağına dönmeyi savunan dini ve siyasi hareket |
|
seleksiyon |
~ Fr séléction seçki, seçim ~ Lat selectio a.a. < Lat seligere seçip ayırmak +(t)ion < Lat se+ legere, lect- seçmek |
|
selektör |
~ Fr sélécteur seçici ~ Lat selector a.a. < Lat seligere +(t)or |
|
selem |
~ Ar salam سلم [#slm faˁal ] İslam hukukunda malı sonradan teslim etmek üzere peşin ödeme < Ar salima سلم emin idi, güvendi |
|
selentere |
[ TDK, Türkçe Sözlük, 1. Baskı, 1945] ~ Fr coelentérés denizanası ve benzerlerini içeren hayvan grubu § EYun koîlos κοῖλος çukur, içi boş, kof + EYun énteron έντερον iç, iç organları 18.12.2014 |
|
selenyum |
~ YLat selenium bir element ☼ (İlk kullanım: 1817 Jöns Jakob Berzelius, İsv. kimyacı.) < EYun selḗnē σελήνη ay +ium |
|
self |
~ İng self kendi << Ger *selb- a.a. << HAvr *selbʰ- a.a. < HAvr *swé a.a. |
|
selfie |
~ İng selfie cep telefonunun reverse kamerasıyla çekilen fotoğraf < İng self kendi |
|
selim |
~ Ar salīm سليم [#slm faˁīl sf.] güvenilir, barışık, sağ, sağlıklı < Ar salima سلم emin idi, güvendi |
|
selofan |
~ marka Cellophane selülozdan elde edilen şeffaf madde ☼ (İlk kullanım: 1911 Jacques Brandenberger, İsviçr. kimyacı.) < Fr cellulose diaphane şeffaf selüloz |
|