selsebil |
~ Ar salsabīl سلسبيل Kuran'a göre cennette bulunan pınar ~ Aram sil-şəbīl kanal yolu, Latince aquaeductus karşılığı § Aram sil סִל oluk, kanal, su yolu + Aram şəbīl שְׁבִיל yol |
|
selülit |
~ Fr cellulite ciltte yağ dokusu kabarcığı < Fr cellule hücre +itis ~ Lat cellula [küç.] odacık < Lat cella oda, hücre +ul° |
|
selüloz |
~ Fr cellulose canlılarda hücre duvarının hammaddesini oluşturan kimyasal madde ☼ (İlk kullanım: 1835 Anselme Payen, Fr. kimyacı.) < Lat cellula [küç.] hücrecik +ose < Lat cella hücre +ul° |
|
selva |
~ İsp selva tropik orman << Lat silva orman |
|
selvi |
~ Ar/Fa sarv سرو kozalaklı bir ağaç, cypressus ≈ Aram şarwīn/şarwaynā/şurbinnā שרוין a.a. ≈ Akad şurmēnu/şurˁīnu a.a. (Kaynak: CAD sf. 17.3 349-353) |
|
sema1 |
[ Gülşehri, Mantıku't-Tayr, 1317] ~ Ar samāˀ سماء [#smw faˁāl msd.] 1. üst, yüksek, en üstte olan, 2. çatı, tavan, ayakkabının üst kısmı vb. 3. gökyüzü < Ar samā سما yüksek idi, yükseldi, yüceldi Not: Sümeyye adı semāˀ sözcüğünün küçültülmüş (diminutive) biçimidir. Benzer sözcükler: semavat Bu maddeye gönderenler: alaimsema (eleğimsağma), semavi 23.09.2017 |
|
sema2 |
~ Ar samāˁ سماع [#smˁ faˁāl msd.] dinleti, müzik, raks < Ar samaˁa سَمَعَ duydu, dinledi |
|
semafor |
~ Fr sémaphore denizcilikte flamalarla işaretleşme sistemi § EYun sḗma σήμα işaret, simge, gösterge + EYun phóros φόρος taşıyan < EYun phérō, phor- φέρω taşımak, getirmek |
|
semah |
~ Ar samāˁ سماع [#smˁ faˁāl msd.] dinleme, dinleti |
|
semai |
~ Ar samāˁī سماعى [nsb.] dinleti, konser < Ar samāˁ سماع [#smˁ] dinleme +ī |
|
semantik |
~ Fr semantique anlama ilişkin ☼ (İlk kullanım: 1897 Michel Bréal, Fr. düşünür.) ~ EYun sēmantikós σημαντικός anlam ifade eden, anlamlı < EYun sēmaínō σημαίνω işaret etmek, anlam ifade etmek +ik° < EYun sḗma σήμα işaret, simge, gösterge |
|