somon |
~ Fr saumon tatlı ve tuzlu suda yaşayan bir balık, alabalık, salmo salar << Lat salmo a.a. |
|
somun1 |
~? Yun psomín ψωμίν ekmek, çörek (Kaynak: Räsänen V 427, Eren sf. 374.)<< EYun psōmós ψωμός lokma |
|
somun2 |
~ Fr saumon 1. alabalık, 2. kaba metal döküm parçası |
|
somurt|mak |
≈ ETü sorıt- yüzünü asmak, buruşturmak < ETü sōr- emmek |
|
somut |
< TTü som yekpare, katıksız +Ut |
|
somye | ||
son |
<< ETü soŋ bitim, nihayet, ayak topuğu (ad), sonra (edat) |
|
sonar |
~ İng sonar ses dalgalarıyla mesafe ölçen cihaz < Lat sonus ses |
|
sonat |
~ Fr sonate klasik Batı müziğinde bir form ~ İt sonata 1. seslendirme, dinleti [esk.], 2. a.a. < İt/Lat sonare seslendirmek +()t° |
|
sonda |
~ Fr sonde 1. deniz derinliği ölçme aleti, iskandil, 2. cerrahide sonda (~ Nor sundgyrd/sundline deniz derinliği ölçme aygıtı, iskandil ) < Nor sund deniz, derinlik << Ger *swm-to |
|
sondaj |
~ Fr sondage (denizcilikte) sonda ile derinlik ölçme, (karada) ölçüm veya inceleme amaçlı kazı < Fr sonder iskandil etmek +age |
|