somun2 |
~ Fr saumon 1. alabalık, 2. kaba metal döküm parçası |
|
somurt|mak |
≈ ETü sorıt- yüzünü asmak, buruşturmak < ETü sōr- emmek |
|
somut |
< TTü som yekpare, katıksız +Ut |
|
somye |
~ Fr sommier yatak taşıyıcısı, somye << OLat sagmarius yük hayvanı, beygir < EYun ságma σάγμα yük hayvanlarına mahsus semer +ari° |
|
son |
<< ETü soŋ bitim, nihayet, ayak topuğu (ad), sonra (edat) |
|
sonar | ||
sonat |
~ Fr sonate klasik Batı müziğinde bir form ~ İt sonata 1. seslendirme, dinleti [esk.], 2. a.a. < İt/Lat sonare seslendirmek +()t° |
|
sonda |
~ Fr sonde 1. deniz derinliği ölçme aleti, iskandil, 2. cerrahide sonda (~ Nor sundgyrd/sundline deniz derinliği ölçme aygıtı, iskandil ) < Nor sund deniz, derinlik << Ger *swm-to |
|
sondaj |
~ Fr sondage (denizcilikte) sonda ile derinlik ölçme, (karada) ölçüm veya inceleme amaçlı kazı < Fr sonder iskandil etmek +age |
|
sone |
~ Fr sonnet bir şiir türü << EFr sonet [küç.] kısa şarkı |
|
sonra |
<< OTü soŋra sonra, bilahare < ETü soŋ son, sonra +rA |
|