tabu |
~ İng taboo nedeni bilinmeyen yasak ☼ (İlk kullanım: 1777 James Cook, İng. kâşif.) ~ Tonga tabu ayrı, düzendışı, yasak |
|
tabur |
~ Mac tábor ordugâh ~ KTü/ÇTü dapkur/ṭapkur asker safı, dizi ~ Moğ dabkur saf, sıra, dizi, kat ≈ Moğ dabta- katlamak |
|
tabure |
~ Fr tabouret [küç.] küçük oturak, arkasız iskemle << EFr tabour çift yüzlü davul ~ Ar ṭabl طبل davul |
|
tabut |
~ Ar tābūt تابوت [#tbwt] 1. Yahudilerin Musa Yasasını sakladıkları sandık, 2. sanduka, lahit ~ Aram tēbūthā תבותא a.a. (Kaynak: Jeffery sf. 88)(≈ İbr tēbah תבה a.a. (özellikle Nuhun gemisi veya Musa yasalarının saklandığı sandık) ) ~ Mıs tbt a.a. |
|
tabülatör |
~ Fr tabulateur / İng tabulator «tablo yapan», hesap makinası ve daktiloda hizalayıcı tuşu < OLat tabulare [den.] tablo yapmak, listelemek +(t)or < Lat tabula yazı veya oyun tahtası, levha |
|
tabya |
"ordu veya teçhizat düzme" [ Seyf-i Sarayî, Gülistan tercümesi, 1391] ~ Ar taˁbīya(t) تعبية [#ˁby tafˁila(t) II msd.] ordu dizme, taktik < Ar ˁabā عبا yığdı, üst üste koydu, yerleştirdi 11.05.2020 |
|
tacir |
~ Ar tācir تاجر [#tcr fāˁil fa.] ticaret yapan ~ Aram tagārā/taggārā תגרא a.a. ~ Akad tamkāru a.a. < Akad makāru alıp satma, ticaret yapma |
|
taciz |
~ Ar taˁcīz تعجيز [#ˁcz tafˁīl II msd.] aşağılama, güçsüz kılma, rencide etme < Ar ˁaciza عجز aciz idi |
|
taco |
~ İng taco Meksika'ya özgü dolgulu mısır lavaşı ~ İsp (Mex) taco 1. tıkıntı, açlık giderici, 2. a.a. ~ İsp taco tıpa, tıkaç, takoz |
|
taç1 |
~ Ar/Fa tāc تاج hükümdar başlığı ~ OFa tāk kemer, çember, taç |
|
taç2 |
~ İng touch dokunmak (fiil), dokunma, futbolda kenar çizgisi (ad) ~ Fr toucher dokunmak |
|