tenasül |
~ Ar tanāsul تناسل [#nsl tafāˁul VI msd.] üreme, neslini sürdürme < Ar nasala نسل üredi |
|
tenasüp |
~ Ar tanāsub تناسب [#nsb tafāˁul VI msd.] ilişkili veya orantılı olma, oranlılık, uyum < Ar nasaba نَسَبَ ilgili ve ilişkili idi, uydu, uyumlu idi |
|
tencere |
~ Ar/Fa ṭancīra/tangīra تنگيره/طنجرة bakır pişirme kabı <? Ar naḳara نقر (bakır) oydu, çekiçle şekil verdi ≈ Aram nəḳar נקר (taş, metal) çekiçle şekil verdi |
|
tendon |
~ İng tendon kas lifinin kemiğe bağlanan sert kısmı ~ OLat tendo, tendonem kas lifi ~ EYun ténōn τένων kas lifi, yay, gergi < EYun teinō τεινω germek |
|
teneffüs |
~ Ar tanaffus تنفّس [#nfs tafaˁˁul V msd.] soluk alma, soluklanma < Ar nafasa نَفَسَ nefes aldı |
|
teneke |
[ Filippo Argenti, Regola del Parlare Turco, 1533] ~ Fa tanga/tanuke تنگه/تنكه 1. ince metal tabakası, 2. Hindistan'a özgü bir tür ince gümüş para < Fa tang/tanuk ince +a (≈ Sans tanuka तनुक a.a. ) << HAvr *ténh₂-u-s (*tén-u-s) a.a. < HAvr *tenh₂ (*ten-) germek, çekmek → tansiyon Not: Aynı kökten Fa tang/tanuk, Lat tenuis, Alm dünn, İng thin "ince". 14.11.2019 |
|
teneşir |
~ Fa tanşūy تنشوى/تنشور 1. bulaşık ve el yıkama suyu dökülen yer, 2. beden yıkama yeri § Fa tan تن gövde + Fa şūy شوى yıkama, yıkayan (< Fa şustan, şūy- شستن, شوى yıkamak ) |
|
tenevvür |
~ Ar tanawwur تنوّر [#nwr tafaˁˁul V msd.] aydınlanma, beyazlanma < Ar nūr نور ışık |
|
tenezzüh |
~ Ar tanazzuh تنزّه [#nzh tafaˁˁul V msd.] arınma, (kirli ve sıkıntılı şeylerden) uzaklaşma, ferahlama < Ar nazaha نزه arındı |
|
tenezzül |
~ Ar tanazzul تنزّل [#nzl tafaˁˁul V msd.] kendini indirme, alçalma < Ar nazala نَزَلَ indi |
|
tenfiz |
~ Ar tanfīḍ تنفيض [#nfḍ tafˁīl II msd.] delip geçmek, infaz etmek, yürürlüğe koymak < Ar nafaḍa نفذ girdi, nüfuz etti |
|