tutmaç |
<< ETü tutmac doğranmış hamur yemeği, erişte <? ETü tut- +(A)mAç |
|
tutsak |
<< OTü tutsak esir < ETü tutuz- teslim etmek, tutması için birine bir şey vermek +(g)Ak < ETü tut- +Uz- |
|
tutucu |
< TTü tut- +çI |
|
tutuklu |
< TTü tut- +Uk |
|
tutum |
< TTü tut- +Im |
|
tutuş|mak |
ETü: [ Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073] << ETü tutuş- karşılıklı veya birlikte tutmak, kavgaya tutuşmak < ETü tut- +Iş- → tut- Not: Tütüş- veya tütüz- "tütmek, duman çıkarmak" fiili erken TTü sıkça görülür. Tutuş- fiilinin ikincil anlamı bundan kontaminasyon yoluyla türemiş olmalıdır. Benzer sözcükler: tutuşturmak, tutuşturucu, tutuşuk 30.09.2017 |
|
tutya |
~ Ar tūtiyāˀ توتياء çinko oksit minerali, rastık ~ Sans tutha çinko oksit veya bakır sülfit minerali, göztaşı |
|
tuval |
~ Fr toile 1. seyrek dokunmuş kumaş, bez, çul, 2. üzerine resim yapılan bez << Lat tela bez |
|
tuvalet |
~ Fr toilette [küç.] 1. kadın giyim ve donanımı (17. yy), 2. giyim ve makiyaj odası (18. yy), 3. hela (19. yy) < Fr toile bez, çul, giysi +et° |
|
tuvana |
~ Fa tuvānā توانا güçlü, kuvvetli < Fa/OFa tuvān/tavān توان/توان güç, kuvvet +ā(n) < Fa/OFa tāv تاو a.a. |
|
tuyuğ |
< ETü tuy- duymak, anlamak +I(g) |
|