zaptiye |
< Ar ḍabṭ ضبط [faˁl msd.] denetleme, disiplin altına alma +īya(t)1 |
|
zapturapt |
~ Ar ẓabṭ ū rabṭ ضبط و ربط denetim ve kayıt, disiplin |
|
+zar |
~ Fa +zār زار bitki yetişen yer, bahçe, bostan (sadece bileşiklerde) |
|
zar1 |
~? Ar *zār/zahr زار şans oyunlarında kullanılan kemik küp |
|
zar2 |
<< OTü sar ince deri, yumurtanın iç zarı < ? |
|
zar3 |
[ Nasırüddin Rabguzi, Kısasü'l-Enbiya, 1310] : onom ağlama sesi → zır Not: Aynı deyim Farsçada mevcuttur. Ah u zār kalıp deyimi Farsça biçimden aktarılmış olmalıdır. Karş. Fa zāridan زاردن "ağlamak". Benzer sözcükler: ah ü zar, zar zar, zari zari ağlamak, zarıl zarıl, zarıldamak, zarıltı 09.08.2020 |
|
zarafet |
~ Ar ẓarāfa(t) ظرافة [#ẓrf faˁāla(t) msd.] zariflik < Ar ẓarufa ظَرُفَ zarif ve güzel idi, hoş göründü |
|
zarar |
~ Ar ḍarar ضَرر [#ḍrr faˁal msd.] eksilme, sakatlık, kusur, hasar < Ar ḍarra ضَرَّ eksiltti, sakatladı |
|
zarbo |
~ ? |
|
zarf |
~ Ar ẓarf ظرف [#ẓrf faˁl msd.] 1. güzellik, zarafet, 2. dış yüz, kılıf, kabuk, 3. gramerde bir şeyin nerede ve nasıl yapıldığını belirten sözcük, zarf |
|
zargana |
~ Yun zargána ζαργάνα ince ve uzun bir balık, belone belone ≈ EYun sargînos σαργῖνος sürü halinde gezen bir balık, belki sardalya ≈? EYun sárgos σάργος başka tür bir balık |
|