Arapça ve Farsça nisbet eki. Dişil sözcüklerde doğrudan gövdeye eklenir ( hicret > hicrī). Son radikali vav olan sözcüklerde +awī biçimini alır (Ali > Alawī, Musa > Musawī). Dişil hali +iyya olup, bu ekle yapılan dişil nisbet sıfatları geç devir Osmanlı Türkçesinde sıklıkla bağımsız soyut eylem adı yapımında kullanılmıştır ( bahriye, dahiliye, tuhafiye ).
+vari, adi, afaki, aleni, Alevi, amiyane, bağdadi, bari, bedihi, bedii, beyzi, celali, cezri, ciddi, cüzi, çengi, çeşni, davudi, dürzü, ebru, ecnebi, ehli, enfüsi, fahri, farazî, feri, fuzuli, güllabi, haki, hakiki, hanefi, harbi1, haşarı, hatmi, hayati, hemşeri, hercai, hicri, hindi, idadi, kati, kayısı, kırmızı, kûfi, kutsi, lacivert, lahuri, ledüni, leyli, mahya, mali, manevi, mavi, mecusi, medeni, melami, mesnevi, Musevi, mülki, nihale, nirengi, organza, pederşahi, poşi, rafızî, rakı, razaki, sabuniye, samimi, saten, sebze, semai, semavi, serseri, setre, sıhri, sınai, sipahi, somaki, sufi, suni, suzeni, sünni, süvari, Şii, tabii, tazı, terzi, testi, tevekkeli, tömbeki, tufeyli, turşu, turuncu, uhrevî, ulvi, ümmi, yemeni, yesari, zenci, zimmi, zührevî